Mesajlar Etiketlendi ‘Nissan’

Bu yazı da nereden çıktı diye soranlarınız olabilir. Yazının çıkış noktası çok ilginç. Son günlerde geyik ve muhabbet için takılmaya başladığım Friendfeed üzerinden Meşgul Sinyali isimli bir blogta çıkan “Ramiz Dayı üzerinden Sosyal Medya İletişimi” (Not: Bu yazı ilginç bir şekilde ortadan kalktı. Google Cache’si üzerinden şuradan mutlaka okuyun ) (Google Cache’si de gitmiş BURADAN lütfen ) başlıklı ve müşteri tarafında olsam da mesleğim gereği beni çok da yakından ilgilendiren bir yazıya rastladım.

Uzun süredir sosyal medya ajanslarını takipteydim. Yazının sahibi Fatih Güner isim vermemiş ama Nissan, Ülker, İş Bankası, Finansbank, Akbank Sanat, TTNET, Pfizer ve Avea ‘nın sosyal medya yönetimlerini çok az araştırdığınızda hepsinin Promoqube isimli şirket tarafından yapıldığını görüyorsunuz. Promoqube ile ilgili buna benzer duyumları başka bir şirketin pazarlamasında çalışan yakın bir arkadaşımdan da almıştım, ancak bu tablo onun bildiğinden çok daha korkunç geldi açıkçası gözüme.

Meşgul Sinyali’nin yazısı ve aşağıdaki ekran görüntüleri üzerinden de görüleceği üzere, marka adına sosyal medya pazarlaması ve iletişimi bu şekilde yapılıyorsa, vay kendilerini bu şirketin eline emanet eden koca koca markaların haline! Ucundan sıyırmışız gerçekten de.

Bu tip sosyal medya şirketlerinin bazılarının bu şekilde kurgular yaptığını az çok tahmin ediyordum açıkçası ama bu kurgu gerçekten de çok komplike bir şekilde yapılmış. Tabii, iletişim ve pazarlamadan anlamayan amatörlerin elinde yüze göze fena şekilde bulaştırılmış. Öyle, böyle değil! Facebook üzerinde -büyük ihtimalle markaların haberi olmadan- kullandıkları her bir sayfa, üniversitelerin iletişim ve pazarlama bölümlerinde “Marka adına iletişim ve pazarlamada neleri yapmamalıyız” veya “Pazarlamada nasıl etiklikten uzaklaşılır“gibi başlıklar altında ders olarak okutulabilir.

Peki, markalarını reklam videolarını 1000 kişiye yalancıktan da olsa daha fazla izleteceğim, sayfasını 10 bin kişiye daha fazla “like” yaptıracağım diye rezil rüsva eden Promoqube kendini nasıl pazarlıyor? Bunu da araştırdım. Bu konuda epey iyiler. Sahiplerinden Özgür Alaz sektörde kendini çok iyi pazarlamış ve şu ana kadar da seviliyor gibi duruyor. İngilizcesi çok iyi belli ki, yabancı sunumları güzelce Türkçe’ye çevirip harmanlamış ve hatta bunları konferans vs.’lerde de kendine özelmişçesine güzelce anlatıyor ki, birinde ben de bulunmuştum. Neyse eminim iyi biridir ki tip olarak iyi bir çocuğa da benziyor.. Ancak, bu arkadaşın sektördeki etiklikle ilgili bir kaç yerde serzenişli yorumuna rastlayınca da insan, kendini maalesef tutamıyor. Sadece Ramiz Dayı örneğinden gittiğimizde bile karşınıza
1- Müşterinin kandırılması.
2- Tüketicinin kandırılması.
3- Ezel dizisinin telif haklarının ihlali ve ticari olarak kullanımı.
4- Dijital ve Sosyal Medya ajanslarının güvenirliğine dolayısıyla sektöre verilen zarar.
gibi bir çok başlık çıkıyor. Ki, bu başlıkların alt başlıklarına girersek, çok daha genişletebiliriz. Bunları yapan adam ya da şirket etiklikten nasıl bahsedebiliyor?

Bu tip kandırmacalarla, sektörü, müşterileri ve tüketicileri kandıran bu ajans kendisini nasıl tanıtmış diye biraz kurcalayınca da karşıma çok ilginç sonuçlar çıktı.

Bakın kendilerini nasıl tanımlamışlar?
“European Excellence Awards – Newcomer Agency of The Year Shortlist’te tanıdık bir isim : ) #Promoqube”
Tebrikler! Süper iş! 518 bin kişilik Geniş Aile, 458 bin kişilik Ramiz Dayı, 401 bin kişilik İstanbul Aşıkları ve böyle onlarca hayran sayfası (belki de yüzlerce ki ben daha tek bakışta 10’dan fazla buldum) üzerinden önce markaları, sonra tüketicileri kandırarak harika iş çıkarmışsınız. Tüketiciler uyanmış (bkz. aşağıdaki ekran görüntüsü), ancak bu sayfalarda nefret uyandırdığınız ve küfür yiyen markalar ne zaman uyanır bilinmez! Bu sektörün içerisinde çalışan bir ajans ya da ajans çalışanı olsam, organize olup şu yazılanları İngilizce’ye çevirip yazılıp, konuşulanları o yarışmaya da iletirdim.

Markaya ne vaad edilmiş?

Marka ne almış?


“Türkiye’nin Facebook tarafından önerilen ilk ve tek Türk ajansı Promoqube!”
Anladığım kadarıyla bunu seslendirerek ekstra prim yapmaya çalışıyorlar. Ancak, biraz Google’da araştırdığınızda bunun yazılım geliştirici ajanslara “Preferred Developer Consultant” adında deneme amaçlı verilen daha sonra ise Facebook tarafından durdurulan bir uygulama olduğu belirtiliyor. Yani, Facebook bunları ucundan developer diye tavsiye ediyor. Ama, markalara developer olmakla alakalı değil de, internet üzerinden iletişim ve pazarlama olarak tavsiye edilen ajans olarak kendilerini sunuyorlar. En azından bildiğimiz şey Facebook‘tan bunun için geçen sene başvuru yapmış olan herhangi bir ajans, 3 tane basit uygulamayla bu çok(!) önemli payeye sahip olabilirmiş, hele ki elinizde “İstanbul’u seviyor musunuz? O zaman, ahan da alın Ülker Çikolata var, nefis hmmm lezizzzz, ha bu da ödüllü anketi, bu arada TTNET’inki de var” ya da “Güzel şehrimizi Nissan Juke ile gezin. Harika araç, süperrrr ha. Bu da hayran sayfası bir like atın ama önce yarışmaya katılın” diyebileceğiniz İstanbul Aşıkları gibi bir dolu Facebook sayfanız varsa çok da zor değil. Yine söylüyorum, diğer ajanslardan biri olsam Facebook‘a “bu adamları tavsiye ediyorsunuz işte” diyerek işlerin iç yüzünü gösteren bu yazıları alıp, çevirtip gönderirdim.


“Promoqube, dijital dünyanın tecrübeli isimlerinden ve sosyal medyanın önde gelen blog yazarlarından oluşturduğu ekibi ile bu dünyanın nabzını tutmaya ve markalarını bu dünyaya en iyi şekilde taşımaya devam ediyor.”

Bu söylem bir çok yerde çıkmış, muhtemelen kendi basın bültenlerinde de böyle yazılmış. Bakın başka ne diyorlar. “Dijital dünyada farklılaşmak için güçlü bir beyin takımının şart olduğuna inanan Promoqube, son olarak ekibe katılan Devletşah Özcan dışında, ekibinde bulunan Olcayto Cengiz, Hasan Başusta ve tabi ki Özgür Alaz gibi bu dünyanın önde gelen isimleri ile sektördeki farkını korumayı başarıyor.
En iyi sizseniz gerçekten vay halimize! Burada çalışan arkadaşlar eğer bu yapılan işleri iletişim ve pazarlama faaliyeti olarak görüyor, etik buluyorlarsa ve de kariyer edindiklerini düşünüyorlarsa gerçekten de çok yazık. Bence, koşarak oradan uzaklaşıp kendilerini daha dürüst ve güvenilir bir yere kapaklasınlar. Çünkü şu an çalıştığınız yer “Organize Örgüt” mantığıyla çalışıyor.

Kendinizi ifade edin!
Kumdan başınızı çıkarın bir an önce, bu yazı yazıldığı anda Meşgul Sinyali’nin silinen (!) yazısının üzerinden 3 gün geçmişti ve herkes Promoqube‘un etik dışı yaklaşımını konuşurken sizden ufacık bir açıklama bile gelmemişti. “Balık hafızası var insanlarda, unutulur gider nasıl olsa” diyorsanız, bence emin olmayın! Çünkü, eğer sektörünüz salaklardan oluşmuyorsa, diğer ajanslar da bu işin içine girip, bir şeyler konuşmaya başlayacaktır. Sonuçta hakları yenilenlerden biri de onlar. Keza, sizin şu hesaplarla ilgili inanılmaz donoler keşfettim, onları da ayrıca bir sunacağım. Ayrıca, yazıma katkıda bulunmak isteyen olursa da http://www.Friendfeed.com/Chacklaban üzerinden bana ulaşsın.

Bu yazıyı aşağıdaki sosyal ağ paylaşım linklerinden bol bol paylaşın ki sosyal medyanın gücünü ve etkisini kendileri de görsün!

“Meşgul Sinyali’ni bunun gibi başarılı yazıları için kutluyorum.”u maalesef diyemiyorum. Bu kadar açık olan bir şeyi yazıp benim gibi sektör dışından birini bile uyandırmışken, neden kenara çekilip bu yazıyı sildi, çok merak ediyorum. Yine de yazılarını beğendiğimi bilsin isterim.

– Meşgul Sinyali’nde çıkan yazının orijinaline şuradan ulaşabilirsiniz >>> bit.ly/Promoqube eğer oradan da ulaşamıyorsanız

– Friendfeed’te konu detaylı şekilde tartışılıyor (Onur Cengiz denen şahıs fütursuzca Promoqube’u savunuyordu (meğerse ağabeyi bu ajansta çalışıyormuş), diğer insanlar daha bir gerçekçi olaylara bakmaya çalışıyor. ahan da onun linki bit.ly/Promoqube-Friendfeed

– Herşeye rağmen hala Meşgul Sinyali’nin yazısına ulaşamadıysanız bu da yazının ekran görüntüsünün linki.

Yeğenler ne demişler, mükemmel cinayet yoktur!